ForumTutku  

Geri Git   ForumTutku > ForumTutku.Net Kültür & Sanat > Kitap Tanıtımları

Yeni Konu Aç Cevapla
 
LinkBack Konu Araçları Görünüm Modları
Old 08-18-2024, 10:54   #1
Moderator
 
Renq Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2024
Mesajlar: 535
Varsayılan Eduardo Berti'den "Düşlenen Ülke"

Eski 04-11-2014 #1
Şengül Şirin
Varsayılan Eduardo Berti'den "Düşlenen Ülke"

Eduardo Berti'den "Düşlenen Ülke"
Arjantinli yazar Eduardo Berti'nin "Düşlenen Ülke"sinde okur daha ilk sayfalarda kendisini tamamlanmış, harikulade, son derece berrak ve anlaşılır bir şeyin beklediğini bilir ama Berti zarif bir cömertlikle vaadini kesin olarak yerine getirmeyip okurun düşlemeyi sürdürmesine izin verir Kitabı, Alberto Manguel'in değerlendirmesiyle tanıyoruz




Sevdalı kızın öyküsü (*) Bir yerde okumuştum, Moğolistan’da bir hikâye anlatmaya hazırlanan kişinin, giriş mahiyetinde, anlatının çağırdığı hayaletler yaşayanların arasına yerleşmesin diye önce bir büyü töreni yapması gerekirmiş Bu törenin ardından, hikâyesini bitirdiği zaman kahramanların içinden çıkıp geldikleri karanlığa geri döneceğini bildiğinden, rahat rahat anlatmaya başlayabilirmiş Bu önlemin Batı’da anlaşılıp anlaşılamayacağını bilmiyorum; Batılı yazarlar kibirlidir, hayal ürünü kişilerinin okurları arasında canlanmasını istemekle kalmaz, ölümsüz olmalarını ve sonsuza dek bu dünyada kalmalarını arzularlar
Temkinli Moğollar’ın edebi geleneğinin Çin’de herhangi bir dönemde var olup olmadığını da bilmiyorum Öyle olsa, Eduardo Berti’nin Düşlenen Ülke’si iki nedenden ötürü skandala yol açardı: Birincisi, kişileri kesinlikle unutulmaz olduğu ve ne kadar büyü yapmaya kalksanız da kitabı kapattığınızda ortadan kaybolmayacakları için İkincisi de romandaki olaylar hayattaki kahramanların iradesinden çok ölmüş olanların arzularına bağlı olduğu için Kitabın başında can çekişen ninenin varlığı son nefesiyle birlikte zayıflamaz; aksine, biz sayfaları çevirdikçe gölgesi giderek büyür ve sonunda romanın tamamını kaplar Berti hikâyesini anlatmaya başlarken bir büyü töreni yaptıysa hiç şüphesiz töreni Moğol anlatıcılarınınkinin tersiydi


“DÜŞSEL” DEĞİL, “DÜŞLENEN” BİR ÜLKE


İlk romanlarında -Agua, Wakefield’ın Karısı ve Bütün Funes’ler en çok sevdiklerimdir- sergilediği anlatı ustalığının ardından Düşlenen Ülke’de bir üstadın maharetiyle karşılaşmak şaşırtıcı olmasa gerektir Düşlenen Ülke’nin bir hayalet öyküsü olduğunu söylemek bu dahiyane eseri bir tür meselesine indirgemek olur; meğerki Yürek Burgusu ve Pedro Páramo’yu da aynı kategoriye dahil edelim Tıpkı bu iki temel eser gibi Berti’nin romanı da psikolojik anlatıyı fantastik anlatıdan, şüpheci okuru inanmaya hazır okurdan ayırmak istemez Tıpkı James’in İngiltere’si ve Rulfo’nun Meksika’sı gibi 1930’ların Çin’inde de hayaletlere ve canlılarla mümkün olduğunca onurlu şekilde bir arada yaşayabilmeleri için gerekli törenlere inanılır James ve Rulfo örneklerinde olduğu gibi Berti’nin de ustalığı okura bu inançları benimsetmesi değil, onlara saygı duymaya zorlamasıdır Bu bağlamda Berti’nin Çin’inin “düşsel” değil, “düşlenen” bir ülke olduğunu hatırlamak önemlidir; bu ayrımı yapmak elzemdir
Berti roman yazarının görevinin kendi dünya görüşünü (deneyimlerini, fikirlerini, duygularını) değil, kahramanlarınınkini yazıya dökmek olduğunu anlamıştır (ya da sezmiştir) Nasıl ki gündelik yaşantımız rüyalarımıza bir resimsel çerçeve sağlarsa yazarın hayatının çeşitli unsurları da anlatısında bir rol oynar kuşkusuz ancak şunu unutmamak gerekir ki eser yazarın değil, yazar eserin hizmetindedir Dante sadece kendisine dikte edilenleri kaydeden bir yazman olduğunu ve şahit olduğu “errori non falsi”yi (“yalan olmayan uydurmalar”ı) mümkün olduğunca aslına sadık şekilde aktardığını söyler burada anahtar kelime “errori”, “uydurmalar”dır Düşlenen Ülke’nin bize sunduğu dünya bir rüya âlemidir elbette ama bu doğru olmadığı anlamına gelmez; okurun kendi hesabına keşfedip anlayabileceği şekilde bir araya getirilmiş (bazıları akademik ciddiyette) unsurlardan oluşan, bir Çin öyküsüne tercüme edilmiş bir anlatı, okurun kendine ait olduğunu bilmediği deneyimler
Neden Çin? Ayrıntılı haritalara ve kürelere, ayrıca davetsiz misafir Google Earth’ün keskin gözüne rağmen dünyamızdaki mekânların fiziksel olmaktan çok düşlendiğini, varoluşlarının coğrafi niteliklerinden çok ne şekilde anlatıldıklarına bağlı olduğunu biliyoruz Hiç kuşkusuz Timbuktu birçok Afrika kentine benzer, Transilvanya Macaristan’ın diğer illerinden daha önemli değildir, ama Rider Haggard’ın kahramanı Allan Quatermain’in ve Bram Stoker kahramanı Kont Drakula’nın maceraları sayesinde bu mekânlar dünyaya ilişkin algımızda özel bir yer tutar Aynı şekilde, Kültür Devrimi’ne, Tiananmen Meydanı katliamına ve Halk Cumhuriyeti’nin yeni ticari emperyalizmine rağmen Batılılar’ın imgeleminde Çin aynanın öteki tarafıdır (Yalnızca Batılılar’ın da değil; unutmayalım ki Binbir Gece Masalları’nda Alaaddin Çinli bir delikanlıdır ve maceraları her şeyin mümkün olduğu Çin imparatorluğunda geçer; XIV yüzyıl âlimi İbn Haldun son derece titiz ve ayrıntılı Mukaddime’sinde Çin’in “halkının tamamı sihirbaz olan bir parfüm, tütsü, hatta altın ve zümrüt” ülkesi, bir harikalar ülkesi olduğunu söyler)
Renq çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Kullanım Yetkileriniz
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

BB Code kullanımı Açık
Yüz İfadeleri kullanımı Açık
[IMG] kullanımı Açık
HTML kod kullanımı Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 14:15


Powered by vBulletin® Version 3.8.0
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions Inc.
Search Engine Optimization by vBSEO 3.6.0