Eduardo Berti'den "Düþlenen Ülke"
Eski 04-11-2014 #1
Þengül Þirin
Varsayýlan Eduardo Berti'den "Düþlenen Ülke"
Eduardo Berti'den "Düþlenen Ülke"
Arjantinli yazar Eduardo Berti'nin "Düþlenen Ülke"sinde okur daha ilk sayfalarda kendisini tamamlanmýþ, harikulade, son derece berrak ve anlaþýlýr bir þeyin beklediðini bilir ama Berti zarif bir cömertlikle vaadini kesin olarak yerine getirmeyip okurun düþlemeyi sürdürmesine izin verir Kitabý, Alberto Manguel'in deðerlendirmesiyle tanýyoruz
Sevdalý kýzýn öyküsü (*) Bir yerde okumuþtum, Moðolistan’da bir hikâye anlatmaya hazýrlanan kiþinin, giriþ mahiyetinde, anlatýnýn çaðýrdýðý hayaletler yaþayanlarýn arasýna yerleþmesin diye önce bir büyü töreni yapmasý gerekirmiþ Bu törenin ardýndan, hikâyesini bitirdiði zaman kahramanlarýn içinden çýkýp geldikleri karanlýða geri döneceðini bildiðinden, rahat rahat anlatmaya baþlayabilirmiþ Bu önlemin Batý’da anlaþýlýp anlaþýlamayacaðýný bilmiyorum; Batýlý yazarlar kibirlidir, hayal ürünü kiþilerinin okurlarý arasýnda canlanmasýný istemekle kalmaz, ölümsüz olmalarýný ve sonsuza dek bu dünyada kalmalarýný arzularlar
Temkinli Moðollar’ýn edebi geleneðinin Çin’de herhangi bir dönemde var olup olmadýðýný da bilmiyorum Öyle olsa, Eduardo Berti’nin Düþlenen Ülke’si iki nedenden ötürü skandala yol açardý: Birincisi, kiþileri kesinlikle unutulmaz olduðu ve ne kadar büyü yapmaya kalksanýz da kitabý kapattýðýnýzda ortadan kaybolmayacaklarý için Ýkincisi de romandaki olaylar hayattaki kahramanlarýn iradesinden çok ölmüþ olanlarýn arzularýna baðlý olduðu için Kitabýn baþýnda can çekiþen ninenin varlýðý son nefesiyle birlikte zayýflamaz; aksine, biz sayfalarý çevirdikçe gölgesi giderek büyür ve sonunda romanýn tamamýný kaplar Berti hikâyesini anlatmaya baþlarken bir büyü töreni yaptýysa hiç þüphesiz töreni Moðol anlatýcýlarýnýnkinin tersiydi
“DÜÞSEL” DEÐÝL, “DÜÞLENEN” BÝR ÜLKE
Ýlk romanlarýnda -Agua, Wakefield’ýn Karýsý ve Bütün Funes’ler en çok sevdiklerimdir- sergilediði anlatý ustalýðýnýn ardýndan Düþlenen Ülke’de bir üstadýn maharetiyle karþýlaþmak þaþýrtýcý olmasa gerektir Düþlenen Ülke’nin bir hayalet öyküsü olduðunu söylemek bu dahiyane eseri bir tür meselesine indirgemek olur; meðerki Yürek Burgusu ve Pedro Páramo’yu da ayný kategoriye dahil edelim Týpký bu iki temel eser gibi Berti’nin romaný da psikolojik anlatýyý fantastik anlatýdan, þüpheci okuru inanmaya hazýr okurdan ayýrmak istemez Týpký James’in Ýngiltere’si ve Rulfo’nun Meksika’sý gibi 1930’larýn Çin’inde de hayaletlere ve canlýlarla mümkün olduðunca onurlu þekilde bir arada yaþayabilmeleri için gerekli törenlere inanýlýr James ve Rulfo örneklerinde olduðu gibi Berti’nin de ustalýðý okura bu inançlarý benimsetmesi deðil, onlara saygý duymaya zorlamasýdýr Bu baðlamda Berti’nin Çin’inin “düþsel” deðil, “düþlenen” bir ülke olduðunu hatýrlamak önemlidir; bu ayrýmý yapmak elzemdir
Berti roman yazarýnýn görevinin kendi dünya görüþünü (deneyimlerini, fikirlerini, duygularýný) deðil, kahramanlarýnýnkini yazýya dökmek olduðunu anlamýþtýr (ya da sezmiþtir) Nasýl ki gündelik yaþantýmýz rüyalarýmýza bir resimsel çerçeve saðlarsa yazarýn hayatýnýn çeþitli unsurlarý da anlatýsýnda bir rol oynar kuþkusuz ancak þunu unutmamak gerekir ki eser yazarýn deðil, yazar eserin hizmetindedir Dante sadece kendisine dikte edilenleri kaydeden bir yazman olduðunu ve þahit olduðu “errori non falsi”yi (“yalan olmayan uydurmalar”ý) mümkün olduðunca aslýna sadýk þekilde aktardýðýný söyler burada anahtar kelime “errori”, “uydurmalar”dýr Düþlenen Ülke’nin bize sunduðu dünya bir rüya âlemidir elbette ama bu doðru olmadýðý anlamýna gelmez; okurun kendi hesabýna keþfedip anlayabileceði þekilde bir araya getirilmiþ (bazýlarý akademik ciddiyette) unsurlardan oluþan, bir Çin öyküsüne tercüme edilmiþ bir anlatý, okurun kendine ait olduðunu bilmediði deneyimler
Neden Çin? Ayrýntýlý haritalara ve kürelere, ayrýca davetsiz misafir Google Earth’ün keskin gözüne raðmen dünyamýzdaki mekânlarýn fiziksel olmaktan çok düþlendiðini, varoluþlarýnýn coðrafi niteliklerinden çok ne þekilde anlatýldýklarýna baðlý olduðunu biliyoruz Hiç kuþkusuz Timbuktu birçok Afrika kentine benzer, Transilvanya Macaristan’ýn diðer illerinden daha önemli deðildir, ama Rider Haggard’ýn kahramaný Allan Quatermain’in ve Bram Stoker kahramaný Kont Drakula’nýn maceralarý sayesinde bu mekânlar dünyaya iliþkin algýmýzda özel bir yer tutar Ayný þekilde, Kültür Devrimi’ne, Tiananmen Meydaný katliamýna ve Halk Cumhuriyeti’nin yeni ticari emperyalizmine raðmen Batýlýlar’ýn imgeleminde Çin aynanýn öteki tarafýdýr (Yalnýzca Batýlýlar’ýn da deðil; unutmayalým ki Binbir Gece Masallarý’nda Alaaddin Çinli bir delikanlýdýr ve maceralarý her þeyin mümkün olduðu Çin imparatorluðunda geçer; XIV yüzyýl âlimi Ýbn Haldun son derece titiz ve ayrýntýlý Mukaddime’sinde Çin’in “halkýnýn tamamý sihirbaz olan bir parfüm, tütsü, hatta altýn ve zümrüt” ülkesi, bir harikalar ülkesi olduðunu söyler)
|